Tumgik
fatmakayatmb · 9 years
Text
Ey Aşk Sen Adama Neler Yaptırıyorsun Böyle
14 Kasımda gece kavga etmeye başladık.Haklıyım biliyorum onun özür dilemesi kendini affettirmesi gerekiyor diye düşünüyorum ama bir yandan da beni bırakmasından korkuyorum.Sonra konuşma kötüye gitmeye başlayınca dışarı çıktım tutamam , ağlarsam yada kendime bir şey yaparsam annem görmesin üzülmesin diye.Sonra dışarıda konuşma daha da kötüye gitti.Saat gece 12 yi geçti.Hava buz gibi donuyorum.Mesaj yazarken parmaklarım titrediği için zorlanıyorum.Telefon titreyen ellerimden kayınca , duvarı yumrukladım o sinirle ama biliyor musunuz işe yaradı.Sonraki bir iki dakika ellerim titremesi kesildi.Soğuk olduğu için acı da hissetmedim.Derken onu kaybetmekten iyice korktum , ağlamaya başladım.O an düşündüğüm tek şey eskişehire gitmekti.Benden ayrılsa bile bırakamazdım onu , ağlayarak sarılır benimsin sen derdim.Ama hızlı tren sabah saat 7 deydi.Treni beklersem çok geç olabilirdi.Bir yandan da onunla konuşmaya devam ediyordum.Kanayan elime rağmen zorla da olsa mesaj yazıyordum.Hayatımın en kötü anlarıydı.Deli gibi sokakta hem ağlıyor hem yürüyordum.Kafası çok karışıktı ama onu ikna etmeyi başarmıştım doğum günü olan bu gecede beni bırakmayacaktı.Başkaları ile wpde konuşmayı bıraktı ve sadece benimle konuşmaya devam etti.Sonra uzun bir mesaj yazdı ve duymayı çok istediğim kelimeler yazıyordu o satırlarda.Başında yada sonunda ne yazdığı umrumda değildi.Orda gördüğüm şu satır bana yetti “Ben inanıyorum biz seninle mutlu olacağız” okurken içimdeki yangın biraz olsun söndü.Uyumak istediğini sabah telefonda konuşacağımızı söyledi.O uyusa da böyle bir tartışmanın arkasından onu görmeden , sarılıp sen benimsin demeden yapamazdım.İki buçuk saattir dışarıda olmanın ve incecik kıyafetlerle dışarı çıkmanın sonunda parmaklarımı ve ayaklarımı hissetmiyordum yürüyecek halim yoktu ama zamanım da yoktu hemen internetten otobüs saatlerine baktım.Yirmi dkka sonra vardı bir otobüs ve otogar yarım saat mesafedeydi.İki dakika önce adım atamayacak haldeydim ama birden koşmaya başladım.Bir yandan da wpden ses kaydı atıyordum ağlayarak çünkü sakinleşemiyordum nedense.Sürekli kaybetme korkusu huzurusuz ediyordu beni.Sonra ona arkadaşıma gittiğimi söyledim ve uyuması gerektiğini , sabah konuşacağımızı ve otogara yaklaştım ama otobüs kalkıyordu.Peşinden koşmaya başladım , otogardan çıktı , yaklaşık 100 metre kadar koştum sonra kırmızı ışıkta durunca otobüs kapısını yumrukladım. Muavin indi aşağıya , “ne oldu ne bu halin” dedi , “Eskişehire gitmem lazım benim acil” dedim.Bana tüm yerlerin dolu olduğunu sonraki aracın sabah olduğunu söyleyince “hastam var yeni haber geldi acil eskisehire yetismem lazım ayakta da giderim sorun değil” dedim.Ağladığımı ve soğuktan titrediğimi fark edince “tamam bin , geç benim yerime otur” dedi.Sonra yolculuk başladı. Eskişehire gidiyorum ama ne zaman varırım , nerede kalırım düşünmedim hiç. Yolculuk boyunca bana söylediği şarkıları dinledim.Sonra her konuşmamızı özledikçe tekrar dinlerim diye kaydetmiştim onları dinledim defalarca.Her saat başı kontrol ettim.Onu sevdiğimi söyleyip durdum ama minik kırlangıcım uyumuştu.Saat 5 te Eskisehire vardim.Otogardan çıktım nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Daha önce hızlı trenle gelmiştim , taksi aradım evinin olduğu sokağa gittim.Şimdi kapıyı çalsam ne olacaktı ki , annesi , abisi onunla konuşmama izin verecekmiydi.Yada sabaha kadar burada beklesem birisi birşey dermiydi.Dersede umrumda değildi ki tek amacım ona benimsin sen diyebilmekti.Ama ya olay çıkarsa komşularla ve ailesi karşısında zor durumda kalırsa minigim dedim ve sonra her zaman kaldığım otele gittiğimde saat 5.30 olmuştu otele girdim resepsiyondaki ali abiyle konustum.Tüm odalar doluydu yapacak birşey yoktu.Bende çıktım cadde üzerinde ki otellerde bos oda aradım.En son buldum bir oda ve giriş işlemlerini yapıp odaya çıktığımda saat 6 yı geçmişti.Yatağın uc kısmına oturdum elime telefonu aldım günaydın aşkım yazdım , bana günaydın aşkım demesini umut ederek.Ardından beklemeye devam ettim her cift saatte olduğu gibi 07:07 de seni seviyorum yazdım ve 10 dkka sonra uyanmıştı aşkım günaydın diyince çocuklar gibi mutlu oldum zaten yarim saat içinde evden çıkıp okula gidecekti ben o sevinçle otelden çıktım 6.kattan zemin kata kadar koşarak indim.Resepsiyonistlerin garip bakışları içinde otelden çıktım bir yandan da konuşmaya devam ediyorduk bana sitem ediyordu “sabaha kadar neden uyumadin aşkım , ben senin uykusuz kalmanı istemiyorum diyerek” sonra evlerinin köşesindeki marketin orada onu beklerken aklıma geldi.Bugün pazardı , okula ders için gitmeyecekti.Sınava gidecekti sadece.Hemen sordum “kaçta okula gideceksin aşkım” diye 8 45 diye cevap alınca olsun bir saat de beklerim dedim.Sonra tabi minik kırlangıcım eskisehire geldigimden habersiz uyumam için ısrar edince karşı koyamadım.O köşe başında kalmak onu beklemek varken ben ona karşı koyamadım bana uyu dedi ve bende uyumalıydım sanki onun dediklerini yapmazsam üzülecekti ve ben onu üzemezdim.Otele geri döndüm saati kurdum ve 45 dakika uyudum sonra uyanır uyanmaz mesaj attım.Daha evden çıkmamıştı.20 dakika sonra çıkacaktı , hemen koşarak tekrar gittim aynı köşeye ama bu sefer saklanıp habersizce yanına gitmek istedim.Sonra inanır mısınız o sokağa çıkan 3 farklı köşe başında bir bakkalın yanında evlerinin arka sokağında git geller yaptım defalarca.Nerede saklansam bilemedim ve en sonunda tam evlerin olduğu sokağın karşısında köşe başında duran minibüsün arkasına saklandım.Onu beklerken konuşmaya da devam ettik derken sokakta gözüktü.Sonra köşeyi döndü ve beni aradı , telefonum çalıyordu sessize aldım.O an arabalar geçince yanına gidemedim biraz bekledim minik kirlangicim uzaklaşırken yolun karşısına geçtim ve peşinden koştum.Yaşlı amcalar bakarken minigim beni fark etmedi ve arkasından omzuna değince döndü birden ve bir anda hem çok korktu hemde gülmeye başladı “aşkım” diyerek.O an işte gece ağlamama sebep olan korku gitmişti.Beni sevdiğini gülerken parlayan gözlerinde bir kez daha anlamıştım.Sarılıp huzuru bulmak için can atıyordum ama komşular görmesin ailesine karşı zor durumda kalmasın diye bekledim biraz.Sonra omzuna elimi attım diğer elimle saçlarını oynuyordum ellerim saçlarının arasında kayboldukça sakinleşiyordum.Sonra elini tuttum o an dünyanın en mutlu kişisi bendim ve elleri avuç içimdeyken yumruk attığım da kanayan elim şimdi onun elini tutuyordu ve acısı geçiyordu.Sonra beraber okula giderken yarım saat gibi bir zaman geçirdik ve uzun uzun konuştuk.Belki sarılamadım yada öpemedim ama elini tutup sen benimsin dedim.Ve mutluydum.Sonra konu doğum gününe geldi geçirdiği en kötü doğum günü olduğunu gece söylemişti.Bende ona geçirdiği en güzel doğum günlerinden birine çevireceğimi söylemiştim.Ama ona aldığım herşey evde kalmıştı.Benim hediyelerimin yanında kız kardeşimin aldığı hediye ve annemin vermemi istediği hediye kalkmıştı evde.Yapacak birşey yoktu 4,5 saatte geldiğim yoldan hiçbir şekilde hediyeleri eskişehire getiremezdim.Sonra onu okula bıraktım.İki saat kırk dakikam vardı.Sınav bitmeden önce gelirim dedim ve o da bana kahvaltını yap aşkım dedi.O an acelem var bir sürü şey yapmam lazım ama tek aklımda olan bana kahvaltı yap şu kafeye git demişti.Dediğini yaptım ve kafeye gittim kahvaltımı yaptım ve onunla yolda gelirken bir çiçekçinin önünden geçmiştik.Orada ki çok güzel bir gülden bahsedip resmini göstermişti daha önce bana.Hemen oraya gittim gülleri sordum.Bana onların adının Gökkuşağı gülü olduğunu ve sadece Yalova ile İzmir de sipariş üzerine özel olarak getirtildiğini , en erken üç gün sonra getirtebileceğini söyledi.Bunun üzerine çiçekçiye en sevdiği çiçeğin papatyalar olduğunu bildiğim için bir buket yapmasını , saat 12 de alacağımı söyledim.Sonra tumblrda görüp çok istediği paralama defteri aklıma geldi evde bir tane almıştım ona ama şimdi nereden  bulacaktım.Eskişehire işte o an çok sinir olmuştum.Açık değildi çoğu dükkan saat 11 e geliyordu ve çoğu yer kapalıydı.Kitapçıyı aradım ve 3 tane gezdim hepsinde paralama defteri bitmişti.En son geldiğim kitapçı da da aynı cevap elimizde kalmadı oldu ama tam kapıdan çıkarken kitapçıda ki bir müşteri seslendi.”Kardeş senin şansında buradaymış sonuncu benim elimde al” dedi.Nasıl sevindim anlatamam birde okumayı istediği kafes adlı romanı aldım.Aklımda bir sürü bileklik ve fular almak vardı çünkü evdeki hediyeler arasında onlarda vardı ama maalesef bulamadım.Sonra saate bir baktım 12:15 olmuş.Hemen hediye paketlerini aldım , çiçekçiye gittim sonra papatyaları aldım.Tam kapıdan çıkarken amcam saolsun koşarak geldi.”Nazar dedi” , “efendim” dedim , “nazar değmesin diye” dedi ve nazar boncuğunu taktı buketin kenarına.Teşekkür ettim koşarak okula gidiyordum daha yirmi dakika vardı ama ya erken çıkarsa ? .Kapını önünde 2 bank vardı. Birinde kalabalık bir grup oturmuş sınavda ki tarih sorularının zorluğunu konuşuyorlardı.Diğer banka oturdum ve beklemeye başladım.Yavaş insanlar dışarı çıkıyordu.Çıkan kızlar papatyaya bakıp kimi bekliyor acaba derken erkekler karşıma geçip gülüyorlardı.Sevmekten anlamayan bir avuç insandı onlara inat papatyaları saklamak yerine ellerimin arasında tutup kimseyle ilgilenmiyordum.Papatyalara bakıp sizler benim en sevdiğim çiçeklersiniz.Benim için masumiyetin simgesi haline gelmiştiniz.Ama yanılmışım sizden daha masum ve sevilmeyi daha da çok hak eden minik prensesim var benim dedim içimden ve sonra aptal aptal sırıtırken telefonum çaldı.”Nerdesin aşkım seni göremedim “ dedi , ayağa kalktım gözlerimle aradım onu ama bulamadım ve “bankın ordayım sen nerdesin ben seni neden göremedim” dedim ve parka doğru gittiğini söyledi sonra gördüm onu.Koşarak yanına gittim.Çiçekleri görünce hemen kızardı.Gülümseyerek konuşmaya çalıştı.O an ne papatyalar ne de yeni doğan bebekler onun kadar masumdu.Benim için hayattaki en masum kişi utanınca kıpkırmızı olmuş güzel yüzü ile gülümsüyordu ama bana gözlerime bakamıyordu.Böyle yüzüme bakmadan yolda yürürken gözlerini kaçırarak bakıyordu.Sonra parka geldik biraz konuştuk ve o mutluydu , gülüyordu ben mutluluktan çıldırmak üzereydim.O gülüyordu ve ben onu canlı görüyordum hemde gülüşlerinin sebebi bendim sevdiği aşık olduğu adam bendim  , ilk değildi onu daha öncede görmüştüm gülerken ama ilk defa görmüş gibiydim öyle güzel gülüyordu ki öpesim geliyor ama öpmeye kıyamıyordum.Sonra beraber yürümeye başladık ama fazla vakti yoktu eve dönmesi gerekiyordu.Ailesi ile doğum günü kutlayacaktı akşam ama birden izin aldı ve 1 saate yakın bir süre beraber geçirecektik sonra abisi ile sinemaya gidecekti.O bir saati beraber Şehr-i Aşk Adasına giderek geçirmek istedik.Sevgililerin isimlerini yazdığı ağaçlara eline aldığı mavi kalem ile kalp çizip içine “Ali ve Elida” yazdı.Sonra beraber konuştuk.Hediye paketlerini açtı , kitapları gördü.Sonra konuştuk biraz daha gülüşlerini gördüm.Sonra bir sürü güzel fotoğraf ve kısa videolar çektik.Zaman birden geçmişti abisinin yanına gitmesi lazımdı ama plan yapmıştık.Beraber sinemaya gidecektik.Nasıl mı olacaktı o abisiyle gidecek bende arkalarından gidecektim.Sonra aynı salonda birlikte vakit geçirecektik.Onu eve yakın bir sokağa kadar götürdüm.Sonra o eve ben otele döndük.Hazırlandık ve evden çıkarken sabah süpriz yaptıgım yerde buluştuk.Bana bir sürü güzel hediyeler verdi.Yolda biraz daha konuştuk ardından ben önden o arkamdan yürümeye başladık ki abisi bizi görmesin yanyana.Hem yürüyorum hemde telefonda onunla konuşuyorum arada da arkamı dönüp hala orda ve güvende olduğundan emin oluyordum.Derken gülerek konuşarak yürüdük caddeleri ve sokakları.Sonra Tramway durağına geldik ben hemen eskart aldım ve durağa koştum.Abisi daha gelmemişti ve hemen telefon açtım napacağımızı abisinin nerde olduğunu sorarken abisi geldi ve telefonu kapattı.Hangi tramwaya bineceğimi nerede ineceğimi geçtim hangi durakta olduğumu unutmuştum heyecandan.Bekledim onları izlemeye başladım sonra gelen tramwaya değil ikincisine binmek için beklediler.Bende orta kapının onlarda ön kapının orda bekliyordu ki.Ben dolduğu için binmeyecekler sanarken birden bindiler kapı kapanırken son anda bende bindim ve mesajlaşarak nerede ineceğimi öğrendim.Tramwaydan indik ama abisi onları takip ettiğimi anlamısın diye arkadaşı aradım konuşarak gittik.Özdilek avmye girdik ve ilk katta biraz gezdiler bense onlara fark ettirmeden hem telefonda konuşuyordum hemde sağa sola bakıyordum dikkat çekmeden derken abisiyle tekrar önümden geçtiler ve sinemaya yöneldiler.Hemen bir basamak önümdeydi yürüyen merdivende abiside yanında.Arkalarından konuşarak geliyordum telefonda ve sinemaya geldik.Bilet sırasında da arkalarındaydım ama o an karışıklık oldu çünkü 4 seansına bilet kalmamıştı ve birden gişedeki kız bana dönüp “buyrun beyfendi” dedi ama onlar bilet almamıştı napacaklardı ben ne yapmalıydım bilmiyordum ve dedim ki abisini göstererek “sıra onlardaydı” ama dedim.Abisi bana bakarken gişedeki kız onlar bekleyecek almayacak dedi ve ben panikle o4 dedim. Sonra geçtim içeriye derken birden kayboldular.Hemen mesaj attım 5 dkka sonra cevap geldi “saat 5 seansına sıra aldık şimdi pizza yiyeceğiz “ diye bende dedim “5 seansına aldım o4 e “  sonra o da dediki “biz m 3 ve 4 e aldık” hemen koştum bilet sırasına tekrar girdim.Bileti değiştirmek istiyorum dedim ve n4 e geçiş yaptım , tam onun arkasına oturacaktım.Sonra beraber pizza siparişi verirken abisiyle onu izlemek nasıl desem kıskançlıktan ölmek üzeresiniz ve tek yapmanız gereken yanına gidip “benim hayatım o” demek ama yapamıyorsunuz.Onlar pizza siparişi verirken bende hamburger aldım.Sonra oturduk onlar 3 masa önüme gelmişlerdi ve bana sırtı dönük oturmuştu.Abisi ise tam karşımdaydı.Yemeğimizi yerken abisiyle ilk defa göz göze gelmiştik ki burgerda ki içecek kutularından büyük boy icetea almıştım.Abisini görünce nasıl paniklediysem kutuyu sıktım ve tüm icetea etrafa döküldü.Panikle bişey de yapamadım ellerimi temizledim karşıdaki yaşlı teyzenin tebessümü eşliğinde.Sonra lavaboya kalkmıştım ki birden yanımdan geçti o an kısa bir süreliğine görmüştüm onu ve mesaj attım içeri girerken salonda dikkat et m4 de otur bende arkana oturacagım demiştim. O da bana “ama sen o4 desin arkamda değil” demişti.Tabi bileti değiştirdiğimi söyledim ve içeri girerken mısır almaya gittim.Döndüğümde kapıdan girereken bilet kontrolü yapan elaman sıkıntı çıkardı.Biletinde “o4 yazıyor oraya otur “ dedi.Bense “sistemden yerimi n4 e aldılar , bileti değiştirmeme gerek yokmuş dedim”.İnamadılar iş uzayacak gibi oldu, gittim hemen bir bilet daha aldım ve tam arkasına oturdum.Filmi izlerken abisiyle onu izliyordum gülüyordu mutluydu.Öne eğildim dizlerime kolumu yasladım ve filmi değil onu arkasından izliyordum ve yüzünü göremesem de gülüşlerinin kıyısından görüyordum onu ve bu bana yetiyordu.Abisi tabi ikide bir arkasını dönüp benimle göz göze gelince hemen toplanıyor ve iki dakika geçmeden hemen yine onu izliyordum hayran hayran derken ara verildi.Abisi ayağa kalktı eliye yüzünü sıkıştırdı ve sevdi benim meleğimi o an kıskançlıktan kendimden geçtim içimden abisinin yerinde olmak için neleri feda etmezdim dedim.Sonra abisi gelene kadar biraz sohbet ettik ve o bakışlar ile beni süzdü ve dedi ki “bence sen en arkaya boş bir yere geç” dedi o an anlamadım ama sonra fark ettim “yanımdaki kızlar mı” dedim “evet” dedi.Değiştirmem seni izleyeceğim dedim ve filmi onunla beraber izledim.Hayatımın en güzel anlarında onun mutluluğuna gülüşlerine ortak oldum.Sizin hayatınızda imkansız olan ne var bilmiyorum ama benim hayatım Elidam ve onunla aramda imkansız diye bir şey yok.Onun gülüşlerini duymak için yapamayacağım şeyde yok.Şimdi kimse bana bu kadının gülüşlerini en çok hak eden kişinin ben olmadığımı söylemesin ve bu postu okuyup ne kadar güzel seviyor demesin.Çünkü onun gülüşlerini en çok ben hak ediyorum ve güzel sevmeye gelince ister inanın ister inanmayın o benim ilk aşkım , elini tutup sevgilim dediğim tek kadın ve  ben sevmeyi de sevilmeyi de onda öğreniyorum.Geçen 19 yılımda ilk defa sevildiğimi onda hissediyorum.Sen ne güzel seviyorsun be kadın sana hergün yeniden aşık oluyorum @bayanaksiyonsever
275 notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
709 notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
Ulan hiçbir şeye bu kadar gülmedim aq hsnxjdjdjcjc
18K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
498 notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
584K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
8K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
23K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Text
Herşey şöyle başlamış: Ashley, babası ve sevgilisi Christopher ile çektiği bu fotoğrafı internette paylaşmış
Tumblr media
Bekleyeceğiniz gibi aşağılama ve linç kültürü devreye hemen girmiş:
Tumblr media
‘Lan şişko, bu kızla hemen evlen… Daha iyisini hayatta bulamazsın!’
‘Genç kızın sevgilisi şu şişman ve hafiften gerizekalı tipli bey’in arkasında mı kalmış, göremiyorum?’
‘Bu kız neden onunla biliyor musunuz? Kütle çekim kanunu nedeniyle…’
Tumblr media
‘Babasının yüzüne bir bakın, neden asık? Hiçbir iyi baba kızının böyle biriyle birlikte olup gelecekte devasa sağlık masraflarıyla boğuşmasını istemez de ondan…’
Tumblr media
Ashley sevgilisini tanımayan insanlardan gelen bu ilkel tepkilere çok şaşırmış. Ancak kendini toplayarak yanıt vermiş: ‘Christopher'ı bularak büyük ikramiyeyi kazandım’
Tumblr media
‘O beni, ben de onu olduğumuz gibi seviyoruz. Christopher anlayışlı, sevgi dolu, eğlenceli birisi ve böyle birisini bulmak bugünlerde o kadar zor ki’
‘Tüm dünya genç kızlara erkeklerde aramaları gereken şeyin iyi bir fizik olduğunu söylüyor …’
Tumblr media
Ama hayatını paylaşacak birisini bulmak istiyorsan bunun ne önemi olabilir ki?’
mavilipenguen
23K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
😏😑
1 note · View note
fatmakayatmb · 9 years
Text
O zaman dans
renk.
Tumblr media
1K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Text
Elin hristiyanı namaz kılan bi müslümana yağmur yağarken ıslanmasın diye şemsiye tutsun,elin yahudisi namaz kılmak için toplanan cemaat mescide sığmadı diye yol kapatsın. Benim vatandaşım napsın ? ‘’namaz çok gereksiz,oruç tam bir ahmak işi,din yalan’’ diye söylensin. Ama sonra özgürlük ister,saygı duy der, bu ülke neden böyle diye sorgular. Siz karşılıklı saygıyı öğrenemediğiniz sürece bu ülke mi ilerleyecek ? ya güldürmeyin.
Best
7K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Text
♥♥♥
Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir deniz subayı idi. Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla gözlerini kaybetmişti genç kadın ve asla göremeyecekti. Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği öğrenince yıkılmış ve kendi kendine bir söz vermişti. Günler geçiyordu. Kadın her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu. Eşinin bu içine kapanık, karamsar hali kocayı çok üzüyordu. Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan ve neşesizdi. Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı. Karısı dehşetle gözlerini açtı: - Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı. Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini söyledi. Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu. Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti çünkü eşini çok seviyordu ve onu kırmak istemiyordu. Her sabah eşini işine bırakıyor ve akşamları da alıyordu fedakar koca. Günler böyle ilerledi, karısı eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocası daha fazlasını istiyordu, kendisine söz vermişti sonuna kadar gidecekti. Akşam karısına: - Artık işe kendin gidip gelmelisin, dedi. Kadın şaşırmıştı. Bunu asla yapamayacağını söyledi. Kocası ısrar edince onu yine kıramadı ve bütün cesaretini topladı. Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. Sabahları kadın artık otobüs durağına kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek işine gidebiliyordu. Günler günleri kovaladı, hiç bir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken, şoför: - Sizi kıskanıyorum, hanımefendi dedi. Kadın kendisine söylenip söylenmediğini anlayamadan, neden diye sordu. Şoför: - Çünkü her sabah sizin arkanızdan bir deniz subayı genç adam otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakıyor, otobüsten indikten sonra yeşil ışıkta yolun karşısına geçmenizi bekliyor siz binaya girdikten sonra arkanızdan öpücük yollayıp size her gün sevgiyle el sallıyor, dedi.
Bunu cok cok cok cok cok seviyorum
50K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
464K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
Bir gün, bir adam girdi bir kadının hayatına. Kadın yaralıydı. Çok yaralı. İstemedi adamı. Tekrar incinmekten korkuyordu. Adam kadının yaralarını sarmak istiyordu. Ona yardım etmek, kıyısında olduğu uçurumdan çekip çıkarmak istiyordu kadını. Çok çabaladı kadının yüreğine girebilmek için. Ama bir türlü olmuyordu. Kadının çok sevdiği bir adam vardı. Onun yüzünden çok yaralanmıştı. Sonra duvarlar örmüştü çevresine. Kimseye kaldırmıyordu duvarlarını. Herkese olan güvenini yitirmişti. Yaşamak bile anlamsız geliyordu. Yılmadı adam. Çok denedi. Kadının ne zaman yaraları kanasa adam koşup sardı yaralarını. Kanamasına izin vermedi. Kanayacak gibi olduğunda sevgisini bastırdı kadının yaralarının üzerine. Tedavi ediyordu kadını. İyileşiyordu kadın. Yaraları kapanmaya başlamıştı yavaş yavaş. Uzun zaman sonra ilk defa nefes aldığını, yaşadığını, sevildiğini hissediyordu kadın. Adamın sevgisinin sıcaklığı sarıyordu yüreğini. Çevresine ördüğü duvarlar yıkılıyordu yavaş yavaş. Korkmuyordu artık kadın. Adamın sevgisi sürdükçe yaralanmayacağını, yaralansa bile adamın iyileştireceğini biliyordu çünkü. Adam, kadının yüreğine girmeyi başarmıştı. Ama itiraf edemiyordu kadın. Kendine bile itiraf edemezken adama nasıl söyleyebilirdi? Adam, kadının ona aşık olmasını istiyordu. Kadınla konuşurken bunu söylemeye çalışıyordu. Ama bir türlü söyleyemiyordu. Kadının tüm yaraları kapandı. Ruhunda tekrar papatyalar açtı. Kadın yaşamaya başladı. Hepsi adamın sayesindeydi. Adam hayata döndürmüştü onu. Kadının daha fazla yaralanmasına, parçalanmasına izin vermemişti. Üstelik adam da yaralıydı. Onu da parçalamışlardı. Adamın yaralarını da kadın sardı. Yaralarından öptü onu. Yaralı yüreğinden öptü. Kadının öpüşü hayata döndürdü adamı. Yaşadığını hissettirdi. Birbirlerini hayata döndürmüşlerdi. Artık sadece onlar varlardı. Birbirlerini çok seviyorlardı. Ama bir türlü itiraf edemiyorlardı. Adam kadına sürekli onu kendine aşık ettiğini söylüyordu. Daha fazla dayanamadı kadın. Yüreğinde saklayamadı aşkını. Kalbini, adamın kalbi yaptı. Kalbim dedi adama. Öyleydi. Adam, kadının kalbiydi. O olmazsa yaşayamazdı. Ama korkmuyordu. Adamın gitmeyeceğini biliyordu çünkü. Ne olursa olsun onu bırakmazdı adam, gitmezdi. Yaralamazdı onu. Öyle demişti. Her kötü olduklarında birbirlerinin yanına koşup iyileşiyorlardı. Kadının çevresindeki herkes onları çok ihmal ettiğini, sadece adamla ilgilendiğini söylüyordu. Umurunda değildi kadının. Adam yanında oldukça başka kimseye gerek yoktu. Varsın herkes gitsin, adam onun yanında kalsındı. Artık tüm sevgisi adamaydı. Her şeyini seviyordu adamın. Sesini, gülüşünü, adını söyleyip bir süre sustuktan sonra sana aşığım deyişini, susmalarını, gülüşmelerini, telefonun öbür ucundaki nefes alışverişlerini bile seviyordu. Şiir gibi gülüyordu adam. Gülüşü tüm şiirleri kıskandıracak cinstendi. Kadın böyle diyordu adama. Adam utanıyordu. “Yanılıyorsun. O cinsten değil benim gülüşüm.” diyordu. Güldü kadın. “Sen benim hayatımdaki en mükemmel şeysin.” dedi. “Ben mükemmel değilim.” dedi adam. Kadın mükemmel olduğunu adama kanıtlayacağına dair söz verdi. Her fırsatta ne kadar mükemmel olduğunu hatırlatıyordu ona. Beraber yaşlanmayı istiyorlardı. Çocuklarının olmasını, beraber uyuyup, beraber uyanmayı, sarılmayı, koklamayı. Hep bunların hayalini kurdular. Hayali bile mutlu ediyordu onları. Birbirlerine aitlerdi. Dünya sadece onlardan ibaretti sanki. Her şey çok güzeldi. Kadın rüyada gibiydi sanki. Adam onu çok seviyordu. Bunu hissediyordu kadın. Yüreğinde hissediyordu. Adamın sevişi bile güzeldi. Gün geçtikçe daha çok bağlanıyorlardı birbirlerine. Adam “Sensiz yapamam. Beni bırakıp gitme yalvarırım.” diyordu kadına. Zamanla adam kadını yaralamaya başladı. Kadın aldırmadı. Zaten ilk yaralanışı değildi. Varsın kalbini kalbi yaptığı adam da yaralasındı. Canımın içi diyordu kadın adama. Canıydı adam onun. Bu kadar sevginin başka bir açıklaması olamazdı. Kadın, adamın gökyüzüydü. En sevdiğiydi. Öyle derdi adam. Adam her gökyüzüm dediğinde papatyalar açardı kadının yüreğinde. Sonra her şey değişti. Adam eskisi gibi değildi. Sürekli yaralıyordu kadını. Her gün ağlatıyordu. Sessiz sessiz ağlıyordu kadın. Hiçbir şey belli etmiyordu adama. Adamın nasılsın sorularına iyiyim diye cevap veriyordu hep. Adamın üzülmesini istemiyordu çünkü. Ama dayanamıyordu. Çok fazla yaralamıştı adam onu. Kanıyordu yaraları. Adamın yaraları iyileşmişti. Kadın iyileştirmişti onu. İyileşince de kadını yaralamaya başlamıştı. Çok canı yanıyordu kadının. Çok acı çekiyordu. Ama yine de kıyamıyordu canından çok sevdiği adama. Bırakıp gidemiyordu onu. Adamı göğsüne yatırıp sımsıkı sarılmak, saçlarını öpüp koklamak istiyordu. Dayanamadı kadın. Adama söyledi ne kadar acı çektiğini. Uyardı onu. Adam bir daha aynı şeyleri yapmayacağına dair söz verdi kadına. “Gitmeni istemiyorum.” dedi. Gitmedi kadın. Kaldı adamın yanında. Ama olmuyordu. Adam düzelmiyordu. Sanki birkaç ay önce kadına aşık olduğunu söyleyen o değilmiş gibi davranıyordu. Soğumuştu kadından. Sevgisi tükenmişti. Artık değersizleşmişti kadın onun gözünde. Eskisi gibi değildi adam. Kadın hissediyordu. Bunu adama söylediğinde adam yeter diye bağırıp duruyordu. Pes etmedi kadın. Aşkı için savaştı. Dayanmaya çalıştı. Bir türlü vazgeçemiyordu canının içinden. Bir türlü kıyamıyordu ona. Bırakıp gidemiyordu. Hırçınlaştı kadın. Adamı kırmamak için ona söyleyemediği tüm her şeyi çevresindekilere söylüyordu. Herkesi incitiyordu da adama bir şey diyemiyordu. Bir gün kavga ettiler. Birbirlerinin canlarını yakmak istediler. Kadın bir sürü şey söyledi. Parçalandı adam. Sonra anlattı. Başka bir kadını sevdiğini. Öldürdü kadını. Ama yetmedi adama. O kadını nasıl öptüğünü anlattı. Neler yaptıklarını, neler yaşadıklarını. Dayanamadı kadın. Herkesin içinde oturup ağlamaya başladı. “Bunu bana neden yaptın? Bunları hak edecek ne yaptım ben?” diye sordu adama. “Öldürdün.” dedi adam. Oysa kadın çoktan ölmüştü adam yüzünden. Yine de sesini çıkarmamıştı. Başka bir kadınındı artık adam. Ona aitti. Onu öpecek, ona sarılacaktı. Düşündükçe deliriyordu kadın. Canımın içi dediği adama bir kez bile sarılamamışken, kokusunu bir kez bile içine çekememişken, onu bir kez bile görememişken başka bir kadına ait olmuştu adam. Daha fazla dayanamadı kadın. Adama söylediği son şey “Hoşça kal.” oldu. “Gitme.” dedi adam. Hiçbir şey demedi kadın. Gitti. Durdurmaya çalışmadı adam. Umurunda değildi. Kadın olmadan da yaşayabilirdi. Kadın, öldü o gün. Her saniye ağlıyordu. Gözyaşları hiç dinmiyordu. Hani yaralamayacaktı onu adam? Gitmeyecekti, bırakmayacaktı. Ruhunda sarılamayacak kadar çok yara açıldı kadının. Ama aldırmıyordu. Ölü bir kadın hiçbir şey hissedemezdi. Çok bekledi adamı. Belki pişman olur döner diye çok bekledi. Dönmedi adam. Kadın, adamın aklına bile gelmiyordu. O mutluydu. Başka kadına seni seviyorum diyordu artık. Ona aşıktı. Ona sarılıyor, onu öpüyordu. Kadın çok salak olduğunu düşündü. Yıkılamayacak kadar kalın duvarlar ördü etrafına. Kalbiydi adam onun. Kalbi yoktu artık. Nasıl yaşayacaktı? Nasıl nefes alacaktı? Adam, canının içiydi kadının. O günden sonra canının acısı oldu. Kadın, gökyüzüydü adamın. O günden sonra hiç durmadı yağmurlar. Hep ağladı gökyüzü. Adam, yanındaki kadını korudu yağmurlardan. Peki kadın mıydı bırakıp giden? Yoksa gitmesine izin verdiği için adam mıydı terk eden? İkiden bir çıkınca bir kalıyordu. Adam biliyordu. Kadının matematiği iyi değildi, hesaplayamadı. Yarım kaldı.
17K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
4K notes · View notes
fatmakayatmb · 9 years
Photo
Tumblr media
63K notes · View notes