2 ay tam iki ay geçmişti aldığı ilk resimin üzerinden. 7 fotoğraf vardı elinde nereden geldiği bilinmeyen. Kimin getirdiği kimin çektiği bilinmeyen. Parçaları birleştirmeye çalışıyordu her fotoğrafta. İlk gelen fotoğrafta gökyüzü vardı. İkinci gelen fotoğrafta bir çanta vardı, bir diğerinde bir parfüm şişesi, bir meyve suyu kutusu, bir kolye, ve yine gökyüzü son fotoğrafta ise çiçek resimleri. Bir birinden bağımsız fotoğraflardı hepsi. Ne getiren belliydi ne çeken kişi. Bu fotoğrafların tek ortak noktası vardı hepside paloroid fotoğraf makinesiyle çekilmişti. Son gelen fotoğrafın üzerinden 7 gün geçmişti. Ve bu 2 ayda sadece 1 iletişim kurabilmişti. O da iletişim sayılmazdı ya. Çiçek resimleri olan fotoğrafın altına bir yazı topluluğu hakimdi. “Ben birini mutlu etmek için cinayet işleyecek kalbe sahip değilim. Bir çiçek kesip verebilirdim iki günde solup giderdi, onun yerine ömür boyu saklaman için çektim bunu” diyordu bu toplulukta. 2 aydır tek düşündüğü bunları yollayan kişiydi. Bazen çantasında bazen evinin önünde bazen posta kutusunda buluyordu bu fotoğrafları. Belkide hiç tanımadığı biri yolluyordu bunları belkide nefesinden bile yakın olduğu biri. Her gün yeni bir fotoğraf gelecek mi umuduyla uyanıyor, her gün onu bulacak mı diye geziyordu etrafta. Yaşadıkları bir kitabın başı mıydı yoksa birinin ufak bir oyunu mu bilmiyordu ama pekte umurunda değildi. eskiz defterinde bir sayfa bile olsa bu ona ait bir yazının kaleminden dökülen mürekkeplerdi.
Mutlu olmanıza izin verin. Son zamanlarda ne kadar gönül yarası yaşadığını ve kalbinde ne kadar üzüntü barındırdığını biliyorum. Bazen her konuda yeterli olmadığını hissettiğin için değerini sorgulamak istediğini biliyorum. Ama bugün mutlu olmayı hak ettiğinizi bilmenizi istiyorum.