Ağır şeyler yaşar acısını olmayacak şeylerden çıkarırım . Gözyaşım olacak yerde değilde en olmayacak yerde akar , çığlığımı duyulacak yerde değil de duyulmayacak yerde gökyüzüne bırakırım. Anı anda yaşayamayan , ne yaşadığını bile bilmeyen ruhu olmayan boş bir bedenim .
Sosyal anksiyete desen ben de, depresyon desen ben de, miyopluk desen ben de. Kısa boy desen ben de, kırık kalp desen ben de, çirkin bir surat desen ben de. Rabbim beni yaratırken tüm bu özellikleri max’a vermiş beyfendi sen beni yıkamazsın.
O kadar güzeldi ki...Özelliklede aramızda 4 rakam olan biri ile aynı gün,aynı saat,aynı film ama farklı şehirlerde oluşumuz film boyunca ağlamama sebep oldu.Onu çok seviyorum,beni hiç bırakma söz mü?
Kaybolmuşum , öyle sanıyorum . İçimi alev alev korku kaplamış , arıyorum birilerini , tanıdık yüzleri kimse yok . Yardım istiyorum yabancı suretlerden ama sağırlar , körler . Gözlerimde birikmiş yaşlar, ellerim titriyor . Bir vakit sonra anlıyorum ben öylece bırakılmışım bu sokağa. Yabancı bir yerde terk edilmişim . Veda edememişim kimseye . Yüzümde o an hissediyorum derin bir izi , gözlerimde bir şeyler var biliyorum . Hayalkırıklığı. Koca bir hayalkırıklığı. Ellerim kirleniyor , yüzüm pislik içinde kalıyor . Üzerimde bulunan kıyafetler parçalanıyor . Kendime bile yabancı oluyorum . Geçiyorum bir ara sokağa çöküyorum öylece , ne ağlayabiliyorum ne de bir tepki verebiliyorum . Derin bir kırık hissediyorum bağrımda . Gıkım çıkmıyor. İşte ben hayatımda böyle bir yerdeyim . Herkes tanıdık ama yabancı gibi . Birileri var ama kimse yok gibi. Mühim değil sonuçta birileri yalnız olmak , itilmek ve unutulmak zorunda. Birileri bu rolde olmalı. Birileri bu rolü oynamalı.